Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, baş başa görüşmelerinin ardından Devlet Başkanlığı Rezidansı’nda ortak basın toplantısı düzenledi.
Rusya’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade eden Erdoğan, trafik kazasında hayatını kaybeden Akkuyu Nükleer Santrali inşaatının 2 Rus çalışanı ile Krasnoyarsk’ta baraj inşaatında hayatını kaybeden 15 Rus vatandaşı için başsağlığı dileklerini iletti.
Görüşmelerinde ana gündemin Suriye’deki gelişmeler olduğunu, ancak ikili ilişkileri de ele alma fırsatı bulduklarını belirten Erdoğan, “Ekonomi alanında Sayın Başkanın da az önce ifade ettiği gibi milli paralarla ticaretin artırılmasına, buna yönelik anlaşmayı da bildiğiniz gibi kısa süre önce imzalamıştık. Bu anlaşmanın 100 milyar dolarlık ikili ticaret hedefimize ulaşma yolunda önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz.” diye konuştu.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali ve TürkAkım projelerinde iki ülke iş birliğinin sürdüğünü, S-400’lerle ilgili de belirlenen takvim çerçevesinde teslimatların yapıldığını anlatan Erdoğan, “Önümüzdeki dönemde de ortak çıkarlarımız doğrultusunda bu gayretli çalışmalar kararlılıkla devam edecektir.” dedi.
Erdoğan, savunma sanayi alanında da çok ciddi adımlar attıklarını ve atmaya da devam edeceklerini kaydetti.
Rusya Devlet Başkanı Putin ile Suriye’de barış, huzur ve istikrarın tesisi için gerek ikili düzeyde gerekse Astana formatı kapsamında çok ciddi çaba harcadıklarını belirten Erdoğan, ortak çabalar neticesinde Soçi muhtırası dahil pek çok önemli karara imza attıklarını aktardı.
Erdoğan, 16 Eylül’de yapılan Ankara Zirvesi ile Anayasa Komitesi’nin kuruluşunu ilan ettiklerini hatırlatarak, 30 Ekim’de komitenin ilk kez toplanacağını vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:
“Beklentimiz, Anayasa Komitesi’nin Suriyelilerin meşru ve haklı beklentileri çerçevesinde gerçek ve kapsamlı bir siyasi değişiminin önünü açmasıdır. İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki durum da yaptığımız görüşmelerin gündemindeydi. Gelinen aşamada İdlib’de nispi bir sükunetin tesis edildiğini, saldırılarda bir azalma yaşandığını görmek memnuniyet vericidir. Bundan sonraki süreçte ana gayemiz, istikrar ortamını güçlendirmek ve kalıcı hale getirmektir. Türkiye olarak gerek Rus dostlarımızın endişelerinin giderilmesi gerekse sahada sükunetin muhafazası için var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz.
Bugün Sayın Başkan ile ağırlıklı olarak Barış Pınarı Harekatımız bağlamındaki son gelişmeleri ele aldık. Sayın Putin’e harekatımız hakkında kapsamlı bilgi verdim. Daha önce ifade ettiğim gibi harekatın ana gayesi bölgeden PKK/YPG terör örgütünün çıkartıp, Suriyeli sığınmacıların geri dönüşünü sağlamaktır. Bu harekat, aynı zamanda bölücü terör tehdidini ortadan kaldırarak, Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğini de garanti altına almaktadır. Bizim hiçbir zaman ülkenin toprağında, egemenliğinde gözümüz yoktur.”
Türkiye olarak, şimdiye kadar sahada hassasiyetle adım attıklarına işaret eden Erdoğan, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları ile 4 bin kilometrekarelik alanı teröristlerden temizlediklerini söyledi.
Türkiye’nin güvenli hale getirdiği bölgeye 365 bin Suriyelinin gönüllü olarak geri döndüğünü aktaran Erdoğan, “Bir dönem terörle çatışmalarla anılan Suriye toprakları, Türkiye’nin çabaları neticesinde yıllar sonra yeniden huzura ve istikrara kavuştu. Bu modeli Suriye’nin kuzeyindeki diğer yerlere de teşmil etmek istiyoruz.” dedi.
Türkiye’nin 350 bini Kürt, 3 milyon 650 bin Suriyeliye son 8,5 yıldır kucak açan bir ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Artık bu kardeşlerimizin vatan hasretini dindirecek adımları atmamız gerekiyor. Barış Pınarı Harekatının bir diğer önemli nedeni işte bunu temin etmektir.” ifadelerini kullandı.
Harekatla güvenli hale getirilecek alana önce bir milyon, akabinde bir milyon Suriyelinin daha yerleşeceğini dile getiren Erdoğan, buna dair planları muhataplarıyla paylaştıklarını bildirdi.
Erdoğan, uluslararası toplumun da katkı ve desteğiyle bu önemli planı hayata geçireceklerini belirterek, “Bu süreçte, Rus dostlarımızla beraber çalışacak, gönüllü geri dönüşleri kolaylaştıracak projelere imza atacağız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sayın Putin’le terörle mücadele, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin sağlanması ile mültecilerin geri dönüşü noktasında tarihi bir mutabakata imza attık. Bu muhtıraya göre, Türkiye ve Rusya Suriye topraklarında ayrılıkçı hiçbir gündeme izin vermeyecektir. 23 Ekim öğlen 12.00’den itibaren 150 saat içinde YPG’li teröristler ve silahları, 30 kilometrenin dışına çıkarılacak. Örgütün tahkimat ve mevzileri imha edilecektir. 150 saatin sonunda Barış Pınarı Harekatı alanı sınırlarının batısı ve doğusunda, 10 kilometre derinlikte Türk-Rus devriyeleri başlayacaktır. Tel Rıfat ve Münbiç’teki tüm YPG’li teröristler, silahlarıyla beraber bu bölgenin dışına çıkarılacaktır.
Terörist sızmalara karşı her iki ülke gereken önlemleri alacak. Muhtıranın gözetimi ve koordinasyonu için ortak bir mekanizma kurulacaktır. Bugüne kadar olduğu gibi Türkiye ve Rusya Suriye krizinin siyasi çözüme kavuşturulması için çabalarını sürdürecektir. Değerli dostum Putin ile varmış olduğumuz bu mutabakatın Suriye’nin kalıcı istikrarı ve terörden arındırılması yolunda yeni bir dönemi başlatacağına inanıyorum.”
Muhtıranın hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, “Suriye’nin komşusu ve Suriye halkının dostları olarak, bu ülkede barış, güvenlik ve istikrarın yeniden hakim olması için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.
Erdoğan, Putin’e misafirperverliği için teşekkür etti.
Suriye’nin kuzeydoğusunda bölücü tutumların ve anlaşmazlıkların suni şekilde körüklendiğini belirten Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik adımlar atmak isteğini anlayışla karşıladığımızı birçok kez söyledik. Türkiye’nin bölgede artan terör, etnik ve dini anlaşmazlıklar nedeniyle yaşadığı endişeyi paylaşıyoruz. Suriye’de kalıcı istikrarın sağlanması, ancak bu ülkenin toprak bütünlüğüne saygı duyarak olur. Bu bizim ilkesel tutumumuzdur. Bölgedeki barışı ve istikrarı, Türkler ve Suriyeliler birlikte sağlayacak. Karşılıklı saygı olmazsa bu mümkün olmayacak.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde, Suriye’de siyasi sürecin ilerletilmesiyle ilgili atılacak adımları da istişare ettiklerini belirten Putin, “Astana formatının garantör ülkeleri, Suriye’deki siyasi çözüm sürecine titiz şekilde yıllarca çalıştılar. Sahadaki olayların komite çalışmalarını engellemesi gerekiyor. İnsani yardım konusunu da görüştük, Suriyeli göçmenlerin en hızlı şekilde ülkelerine dönmeleri gerekiyor. Bu, en başta Türkiye olmak üzere Suriyelileri kabul eden ülkelerin üzerindeki sosyo-ekonomik yükleri de hafifletecektir.” dedi.
Suriye içerisinde sağlanacak diyaloğun önemli olduğunu vurgulayan Putin, Suriye hükümeti ile Suriye’nin kuzeydoğusunda yaşayan gruplar arasında kapsamlı diyalogun başlatılması gerektiğini savundu.
Putin, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası kamuoyuna da çağrıda bulunarak, Suriyelilere ayrım yapmadan, ön koşulsuz bir şekilde insani yardım yapılması gerektiğini vurguladı.
Soçi’de gerçekleşen görüşmelerin sonucunun önemine değinen Putin, “Uzun ve sıkı çalışmamız sonucu varılan mutabakatla ilgili memnuniyetimi ifade etmem gerekiyor. Çok uzun bir çalışmadan sonra alınan karar Suriye’nin Türkiye sınırındaki sorunu çözüme kavuşturacak.” diye konuştu.
Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin de artmaya devam ettiğini kaydeden Putin, şu görüşlerini paylaştı:
“Ülkelerimiz arasında ulusal para birimlerinin kullanılmasına yönelik anlaşma, ticaretin daha da artmasına katkıda bulunacaktır. Sadece Rus rublesi ve Türk lirasının daha aktif kullanımı değil, aynı zamanda Türkiye’deki Rus MIR kartlarının kullanımını ve Türk bankalarının, Rusya Merkez Bankasının mesaj iletim sistemine bağlanması ile ilgili de konuştuk. Bunun turizmin genişlemesine yönelik bir adım daha olduğuna inanıyorum.”
Türkiye – Rusya Federasyonu Arasında Mutabakat Muhtırası (22 Ekim 2019, Soçi)
1. Her iki taraf Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün muhafazasına ve Türkiye’nin milli güvenliğinin korunmasına olan bağlılıklarını teyit ederler.
2. Terörizmin tüm şekil ve tezahürleriyle mücadele etme ve Suriye topraklarındaki ayrılıkçı gündemleri boşa çıkarma yönündeki kararlılıklarını vurgularlar.
3. Bu çerçevede, Tel Abyad ve Ras Al Ayn’ı içine alan 32 km derinliğindeki mevcut Barış Pınarı Harekatı alanındaki yerleşik statüko muhafaza edilecektir.
4. Her iki taraf Adana Anlaşması’nın önemini teyit eder. Rusya Federasyonu mevcut koşullarda Adana Anlaşması’nın uygulanmasını kolaylaştıracaktır.
5. 23 Ekim 2019, öğlen saat 12.00’den itibaren, Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızları, Barış Pınarı Harekat alanının dışında kalan Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafına, YPG unsurları ve silahlarının Türkiye-Suriye sınırından itibaren 30 km’nin dışına çıkarılmasını temin etmek üzere girecektir. Bu işlem 150 saat içinde tamamlanacaktır. Aynı saat itibarıyla, mevcut Barış Pınarı Harekat alanı sınırlarının batısı ve doğusunda 10 km derinlikte Kamışlı şehri hariç Türk-Rus ortak devriyeleri başlayacaktır.
6. Münbiç ve Tel Rıfat’tan bütün YPG unsurları silahlarıyla birlikte çıkarılacaktır.
7. Her iki taraf terörist unsurların sızmalarının önlenmesinin temini için gerekli tedbirleri alacaktır.
8. Mültecilerin güvenli ve gönüllü şekilde geri dönüşlerini kolaylaştırmak maksadıyla ortak çalışma yapılacaktır.
9. Bu muhtıranın uygulanmasını gözetmek ve koordine etmek amacıyla müşterek bir denetim ve doğrulama mekanizması ihdas edilecektir.
10. Taraflar Astana Mekanizması çerçevesinde Suriye ihtilafına kalıcı bir siyasi çözüm bulunması amacıyla çalışmalarını sürdürecek ve Anayasa Komitesi’nin faaliyetlerini destekleyecektir.
www.yenicag.info