Yıldırım: "Almanya yönünü FETÖ'cülere değil Türkiye'ye döndürmek zorunda"  

Türkiye Başbakanı, AK Parti Genel Başkanı olarak son kez konuştuğu grup toplantısında, “Almanya Türkiye ile ilişkileri geliştirmek istiyorsa yönünü FETÖ’cülere değil Türkiye’ye döndürmek zorundadır.” dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti Grup Toplantısı’nda konuştu. Başbakan Yıldırım, “Cumhuriyetin kurucularına öyle veya böyle dil uzatmak hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir. Bu yersiz tartışmalarla kaybedecek 1 dakika bile vaktimiz yoktur. Önümüzde önemli, mühim meseleler var. Demokratik atılımlar, büyüme atılımları, gelişme hedefleri önümüzde duruyor. ” dedi.

Başbakan Yıldırım’ın konuşmasından satır başları şöyle;

“Anne her şeydir. Annelerimiz olmasa bizler olmazdık. Annesizliğin kadrini iyi bilen biriyim. Genç yaşta annemi kaybettim. Gönlümüz isterdi ki, Anneler Günü’nü çok daha mutlu analım. Muğla’da yaşanan trafik kazasında maalesef 14 anneyi kaybettik. Bu İzmir’in Buca ve Konak semtinde Anneler Günü etkinliklerine geçirmek üzere güneye giden ve elim trafik kazasında hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Ülkemizi derinden üzen bu hadise şüphesiz her yönüyle araştırılıyor, soruşturuluyor, kazanın sebebi bütün yönleriyle ortaya çıkacaktır. Gidenler geri gelmiyor, ama önemli olan bu ve buna benzer kazaların yaşanmaması için bundan sonra alınacak tedbirleri bu araştırmayla ortaya çıkarmak.

“TOPLUMA MALOLAN İSİMLERİN ÜZERİNDEN KAOS ÇIKARTMAK İSTİYORLAR”

Yakın zamanda bu olayla ilgili ayrıntılı bilgi verilecektir. Bugün Maçka’da terörle mücadele ederken hayatını kaybeden askerimize ve bütün şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Ülkemizin birliğine ve beraberliğine gölge düşürmeye çalışan mihraklar maalesef oldu. Buradan kınıyorum. Şehit düşen savcının arkasından ailesinin ve sevenlerinin acısı bu denli tazeyken yakışıksız ifade kulananlarla ilgili yargı mercileri mutlaka gereğini yapacaktır. Yazılı sözlü medya içinde körüklenmeye çalışan manasız tartışmalara, öte yandan şahsı Türk milletine malolmuş kahramanlarımıza, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları üzerinden toplumsal kaos oluşturma çalışmaları görmekteyiz.

“CUMHURİYETİN KURUCULARINA DİL UZATMAK KİMSENİN HADDİ DEĞİL”

19 Mayıs bağımsızlık ateşinin başladığı gündür. Bu kutlu yolun sonu bağımsız Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Cumhuriyetin kurucularına öyle veya böyle dil uzatmak hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir. Bu yersiz tartışmalarla kaybedecek 1 dakika bile vaktimiz yoktur. Önümüzde önemli, mühim meseleler var. Demokratik atılımlar, büyüme atılımları, gelişme hedefleri önümüzde duruyor. Bu ülkeyi seven herkes, yazar, çizer, siyasetçi, yargı mensubu, işçi, memur, esnafına kadar milletimizin her bireyinin gelecek Türkiye vizyonuna katkı sağlaması gerekiyor. Son iki hafta içerisinde çok önemli iç ve dış temaslarda bulunduk. Bu ziyaretlerin ilk durağı Moldova oldu.

“BU ULUSUN FERDİ OLMAKTAN BİR KEZ DAHA GURUR DUYDUM”

Türkiye Moldova ilişkilerini kapsamlı olarak ele aldık. Orta vadede ticari hacmimizin 1 milyar dolara çıkarma kararlılığımızı ortaya koyduk. Moldova ile ilişkilerimizi bu yıl içerisinde yüksek düzeyli işbirliği seviyesine dönüştürme kararını aldık. Bu ziyaret marjında soydaşlarımızla da hasret giderdik. Bildiğiniz gibi Gökoğuz Yeri Moldova’nın güneyinde Türk soylarının, Gökoğuz Türkleri’nin yaşadığı yerdir. Burada soydaşlarımızın bizi ne kadar büyük bir sevgi ve muhabbetle karşıladıklarını doğrusu görünce bir kez daha bu ulusun bir ferdi olmaktan büyük gurur duydum. Bu vesile ile 4. Gagavuz Kongresi’ne katıldık. 20 değişik ülkeden gelen Gagavuz Türkleri ile hasret giderdik.

“SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ SOMALİ’YE ÇIKARMA YAPTI”

Bir diğer ziyaretimiz ise Uluslararası Somali Konferansı’na katılmak üzere İngiltere oldu. Londra’daki konferansın dışında İngiltere Prensi, İngiltere Başbakanı, İngiltere Dışişleri Bakanı, ABD Savunma Bakanı, BM Genel Sekreteri, Almanya Dışişleri Bakanı, Somali ve Uganda Cumhurbaşkanı ile ikili görüşmeler yaptım. Somali Doğu Afrika boynuzunda bir ülke. Uzun yıllar İtalya ve İngiltere’nin sömürgesi olmuş ve son yıllarda bağımsızlığını kazanmış. Ancak sorunları azalmamış artmış. 2011 yılında artık uluslararası camia Somali diye bir devlet kalmadı ve Somali fiilen iflas etti dedi. O anda sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yanına sivil toplum örgütlerinden temsilciler ve işadamlarıyla birlikte Somali’ye tabiri caizse çıkarma yaptı.

“KONFERANSTA UNUTULMAZ SÖZ: İŞTE O ÜLKENİN ADI TÜRKİYE’DİR”

Cumhurbaşkanımız buradan tüm insanlığa “İnsanlık öldüyse biz buradayız, Somali’deyiz. İnsanlığın dikkatini Somali’ye çekiyoruz” dedi. Adeta tükenme noktasına gelen o ülkede umutlar tekrar yeşerdi. Bu konferansta büyük büyük vaadler ortaya koyanlar vardı. Bir konuşmacının dediği gibi; “Bunlar arasında bir ülke var ki, o Somali’de hiçbir hesap yapmadan, plan içinde olmadan sadece oradaki insanların hayata tutunması, terörden korunması için fedakârlık yapıyor. Oraya hastaneler, klinikler, okullar yapıyor. Su kuyuları açıyor, tarımla ilgili projeleri gerçekleştiriyor. Güvenliği sağlamak için polis ve askerlerini eğitiyor. Havalimanını açıyor, seferler başlatıyor, deniz limanını açıyor, ticareti başlatıyor. Böylece orada korsanlığı sona erdiriyor. İşte o ülkenin adı Türkiye’dir.”

“ABD SAVUNMA BAKINA İFADE ETTİM, KABUL EDİLEMEZ”

YPG ve DEAŞ hakkında kapsamlı görüşmeler yaptık. Adı ne olursa olsun; DEAŞ, PKK, YPG bunlar hepsi ölüm makinasıdır. Sınırlarımızın yakınında terör yapılanmasına olan hassasiyetimizi anlatma fırsatını bulduk. ABD Savunma Bakanı’na sebep ne olursa olsun bir terör örgütüyle dostumuz ve NATO’daki müttefikimiz ABD’nin bir başka terör örgütünü yok etmek için işbirliği yapması kabul edilebilir bir şey değildir. Bunu açık ve net bir şekilde kendilerine ifade ettim. Terör nereden gelirse gelsin kökünü kazımaya kararlıyız, gereğini yaparız.

“ALMANYA’NIN FETÖ’CÜLERE İZİN VERMESİ İLİŞKİLERİMİZİ GERDİ”

BM Genel Sekreteriyle yaptığımız ikili görüşmede ise Türkiye’nin BM nezdindeki çalışmaları, Türkiye-BM işbirliği, bölgesel konular bir şekilde ele alındı ve görüşüldü. BM’nin yeni Genel Sekreteri seçildikten sonra ilk resmi ziyaretini Türkiye’ye yapmış ve Türkiye’nin bölgedeki rolüne, mülteciler konusundaki yaptıklarına dikkat çekmişti. BM Genel Sekreteri’nden sonra başka görüşmelerimiz de oldu. Hepimizin bildiği gibi Almanya-Türkiye arasındaki ilişkiler 16 Nisan halkoylaması öncesi yaşanan olaylar nedeniyle gerilmiş ve tansiyonun düşürülmesi için her iki taraftan referandum sonrası olumlu yapıcı mesajlar verilmişti. Ancak Almanya’da geçtiğimiz hafta 15 Temmuz darbe girişimine dahli bulunan ve yurtdışına kaçan veya yurtdışında olan askerlere sığınma izni vermesi, iltica hakkı vermesi bu noktada ilişkilerimizin tekrar gerilmesi için önemli bir gelişme oldu.

“ALMANYA YÖNÜNÜ TÜRKİYE’YE DÖNMEK ZORUNDADIR”

Almanya bir şeye karar vermek zorunda. Almanya Türkiye dostluk bağını güçlendirmek istiyorsa o zaman yönünü bölücülere, FETÖ’cülere değil Türkiye’ye dönmek zorundadır. Ekonomik anlamda da ülkemizin potansiyelini hala iri ve birçok ülkenin ilerisinde olduğunu muhataplarımızla paylaştık. Orada yükseköğrenim yapan gençlerle buluştuk. Vatandaşlarımızın ve öğrencilerimizin sorunlarını, önerilerini kapsamlı bir şekilde dinleme fırsatı bulduk. Bu vesileyle yurtdışında yaşayan bütün kardeşlerimizin size selamını getirdim.

“SAVUNMADA DIŞA BAĞIMLILIK YÜZDE 40’LARA İNMİŞTİR”

Türkiye hem bölgede hem de küresel ölçekte daima önemli olmuştur, önemli olmaya devam edecektir. Şu gerçeği buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum; kalkınan, büyüyen ekonomisi, genç insan kaynağı, yatırım potansiyeli, çıtası yükselen demokrasisiyle Türkiye dünyanın ilgi odağı olmaya devam ediyor. Özellikle 16 Nisan referandum sonrası devletin, milletle elele devam ettiği bu kutlu yürüyüş şu an bütün ülkeler tarafından merakla izleniyor. 13. Uluslararası Savunma Fuarı bu söylediklerimizin ispatı niteliğindeydi. 15 yıl önce savunmada dışa bağımlılığı yüzde 80’ler seviyesindeyken bugün bu oran yüzde 40’ın altına inmiştir. Savunma sanayi cirosu 20 milyarın üzerine çıkmıştır.

“BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNE KATILIM NEREDEYSE SIFIR…”

Savunma sanayinde yerlileşme ve millileşme en önemli önceliğimizdir. Bizim hayal ettiğimiz, inşası için emek sarfettiğimiz Türkiye budur. Katma değerli yüksek ürünler ve teknoloji üreten bir Türkiye. Bu hedeflerimiz için çalışmaya, ter dökmeye, akıl teri, alın teri dökmeye devam edeceğiz. Milli savunma sanayiinden aldığımız güçle terör belasının üzerine büyük kararlılıkla gidiyoruz. Bölücü terör örgütleri İHA, SİHA’larla çok büyük darbeler alıyor. Şehir yapılanmalarını başarılı operasyonlarla çökertiyoruz. Bölge insanıyla geliştirdiğimiz kardeşlik köprülerine her gün bir yenisini daha ekliyoruz. Bölücü terör örgütü günden güne eriyor ve hatta insan kaynağı bulmakta büyük güçlü çekiyor. Son aylarda telsiz konuşmalarından bölücü terör örgütüne katılma oranının neredeyse sıfıra indiğini öğreniyoruz. FETÖ ile mücadelede rehavete düşmeden mücadele ediyoruz.

“BİZE DÜŞEN DAHA FAZLA ÜRETİM, YATIRIM VE İSTİHDAM”

685 sayılı KHK ile kurulan İtiraz Komisyonu adeta bir mahkeme gibi çalışacak. Bu düzenlemeyle müracaatları haklı görülenler hakları iade edilecek. Haklı görünmeyenler için ise yargı yolu açılmış olacak. Türkiye artık terörden arınmış bir şekilde 16 Nisan’da kazanılan, 80 milyonun tamamına müjde veren zaferin ardından yeni bir ufka yelken açmaya hazırdır. Ülke artık seçim havasından çıkmış, ekonomimiz daha güçlü bir şekilde yoluna devam etmektedir. İşsizlik geçtiğimiz Şubat ayı için azalma eğilimine girmiştir. Yüzde 13 seviyesinden mevsimden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 12.6 düzeyine gerilemiştir. Kapasite kullanımı, üretim artıyor, işgücüne katılım artıyor. Bize düşen daha fazla üretim, daha fazla yatırım, daha fazla istihdam.

“979 GÜN SÜREN HASRET SONA ERDİ VUSLATA ERDİ”

Ekonomimiz tedbir ve müdahalelerimizle güçlü ve dimdik bir şekilde yoluna devam ediyor. Bu mücadelemizde bize en büyük desteği veren aziz milletimiz, sendikalarımız, girişimcilerimiz, ticaret erbabı övgülerin en büyüğünü hak ediyor. 15 Temmuz’da darbecilere pabuç bırakmayan bu aziz millet 16 Nisan’da da kahramanlığını taçlandırdı. Türkiye’nin yeni ufuklara yelken açması için ilk işaret fişeğini yaktı. Anayasa değişikliği yapıldı. 979 gün süren hasret vuslata erdi. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tekrar aramıza katıldı, AK Partimize katıldı.

“BU MİLLETİ HAKİR GÖRENLER, BİR KEZ DAHA KAYBETTİLER”

16 Nisan’da aziz milletimiz kararını verdi. Milletin verdiği karar daima güçlü iktidar, sürekli istikrardır. Milletin onayladığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin üç maddesi hemen yürürlüğe giriyor. Bir tanesi Cumhurbaşkanının partisiyle ilişiğinin kurulması. Bu geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. İkincisi yargıda birliğin sağlanması, darbe ve sıkıyönetim dönemlerinden kalan askeri yüksek mahkemelerin kapatılması. Yargıda artık sınıf ayrımı ortadan kaldırıldı. Bağımsız, tarafsız yargı birliği tesis edilmiş oldu. Bu aziz milletini denize dökmekle tehdit edenler, vatandaşlarımızı hakir görenler bir kez daha kaybetti. Çukur siyaseti yapanlara vatandaşlarımız geçit vermedi. Türkiye’nin geleceği için yeni bir sayfa açtık.

“ERDOĞAN’I TEK GENEL BAŞKAN ADAYI OLARAK TEKLİF EDECEĞİZ”

Milletin biçmediği rolleri kapma peşinde olanlar kendilerine asla yer bulamaycak. Sistem değişikliğin özeti tamamen millete dayalı bir yönetim anlayışıdır. Beyhude arayış içinde olanlar artık emekliliklerini rahatça yaşabilirler. Kendi içinde sorun yaşayan ana muhalefetin dün de Türkiye’ye verecek bir şeyi yoktu bugün de yoktur. Oysa AK Parti ilk kurulduğu günde söyleyecek yeni şeyleri vardı, bugün de günümüzün ve milletimizin beklentilerine, gelecek vizyonuna cevap verecek söylemleri var. Milletle Birlikte Yeni Hedeflere sloganıyla özetleyeceğimiz yeni dönem 21 Mayıs’ta Ankara’da yapacağımız Olağanüstü Kongremizde bütün milletimizle paylaşacağız. Bu kongrede kurcu genel başkanımızı, liderimiz sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı tek genel başkan adayı olarak talep edeceğiz. AK Parti olarak bu atılım döneminde demokratik standartlarımızı daha da yükselteceğiz, ekonomimizi daha fazla güçlendireceğiz.”

Tr.Yeniçağ.Az

www.yenicag.info

1.3 K