Türkiye, ABD dolarına direnmek için Doğu ve Orta Doğu`da Çin, Rusya, İran ve Irak gibi ortaklar arıyor, aynı zamanda Avrupa`da kendisine destek arıyor. Türkiye`nin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Fransız mevkidaşı La Mare`yle görüştükten sonra İngiltere`de Devlet Bakanı Alan James Carter Duncan ve Maliye Bakanı Philip Hammond`la bir araya geldi. Her iki ülke de ABD`nin şu anki jeopolitik tavrından rahatsız, fakat Avrupa`ya şu konuda ne kadar güvenmek mümkün? Dolara karşı hangi tedbirler ve önlemler alınabilir?
Yeni Çağ Azerbaycan`ın bu sorularını TESPAM (Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Arastırma Merkezi) Başkanı, ekonomist Oğuzhan Akyener yanıtladı:
“Aslında ABD’nin uygulamaya çalıştığı para politikalarının arkasında küresel anlamda değişen güç dengeleri ve bu kapsamda ilgili taraflarca yürütülen mücadeleler yer alıyor. Genel hatlarıyla resmi okumak istersek;
– ABD’de yönetimi eline alan Pentagon, öncelikle liberal müttefiki İngiltere’den ve Rothschild gibi nüfuzlu ailelerin kendi içinde kurduğu kontrol mekanizmasından kurtulmaya çalışıyor;
– ABD kendi içinde böylesi bir mücadele verirken, aynı zamanda haddinden çok fazla güçlendiğini ve hakimiyet alanını genişlettiğini düşündüğü Çin, Rusya ve Türkiye gibi ülkeler ile de yerine göre örtülü, yerine göre de aşikar olan bir savaşı sürdürüyor;
– Bu savaş argümanı son dönemde özellikle para politikaları olarak karşımıza çıkıyor;
– Fransa, Almanya, İtalya gibi gibi Avrupa’daki diğer güçlü ülkeler ise bir taraftan ABD’nin etik kuralların dışına çıkan hegemonyasından kurtulmaya çalışırken, diğer taraftan değişen dengelerden en fazla nasıl istifade edebileceğinin hesaplarını yapıyor;
– İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya gibi ülkelerde hali hazırda Pentagon ile bir mücadele içersinde olan bazı zengin ailelerin etki alanlarını da dikkate almak gerekiyor. Çünkü Rothschild gibi aileler bu ülkelerin dış politikalarına etki edebiliyor;
– Zaten Rothshild grubuna yakınlığı ile bilinen İtalya Dışişleri Bakanı Enzo Moavero’nun “Türkiye’ye karşı başlatılan dolar saldırısının bir sonraki hedefi İtalya olacak” şeklindeki söylemleri durumun karışıklığını ve güç mücadelelerini daha iyi gözler önüne seriyor;
Türkiye’de bu minvalde hiç şüphesiz dik duruşunu, diplomatik gücünü ve etkili olduğu coğrafyadaki nüfuzunu kullanmayı sürdürüyor.
Yükselen dolar paritesine karşın, ülke içinde ve merkez bankası dahilinde aldığı önlemlerin yanı sıra, özellikle orta ve uzun vadede çok daha geniş küresel etkileri olacak olan; “ticarette doları bırakma” politikasına öncülük ediyor.
Bu minvalde zaten ağır saldırı altında olan Rusya, Çin, İran gibi ülkelerin aktif işbirliklerinin yanı sıra, farklı boyutlarda Avrupalı ülkelerden de Türkiye’nin lehine destek söylemleri dikkat çekiyor.
Yukarıda da ifade edildiği gibi, ABD’den hali hazırda rahatsız olan İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya gibi Avrupalı devletler de, bir taraftan ABD ile ilişkilerini çok germeden, diğer taraftan (Rothschild ailesinin de kısmi telkinleriyle) Türkiye’ye destek olmaya hazırlanıyor.
Böylesi kompleks, karışık ve muammalı bir süreçten geçerken hüç şüphesiz bütün dengelerin çok dikkatle irdelenip, temkinli adımların atılması gereklidir. Gündem değişiklikleri denklemdeki birçok aktörün tavrını da değiştirebilecek olsa da, şu an ki senaryoda, ilgili Avrupalı ülkelerin de Türkiye’ye destek vermek zorunda olduğu görülebilmektedir.
Bu da göstermektedir ki, Türkiye’nin öncülük ettiği ve farklı küresel güç odaklarının da desteklemek zorunda kaldığı bu direniş hareketi orta vadede birçok dengeyi değiştirecektir. Ve inşallah bu savaştan en fazla karlı çıkan ülke Türkiye olacaktır.”
Kafkas Ömerov