“Renkli devrim” şamanları

Kazak oligarkı Muhtar Ablyazov Rus ve Kazak milliyetçilerinin yanısıra Altay şamanının da yardımıyla iki ülkede nasıl bir “renkli devrim” ve darbe hazırlıyordu?

Aleksandr Raşitskiy (soldan ikinci) – Kazakistan’da öngörülen “renkli devrim” siyasi teknoloji uzmanı
Foto: TASS
Mihail Rogozin

Nasıl ki, Gogol’un ifadesine göre kuşlardan çok azı Dinyeper’in ortasına ulaşabilir, öylesine de her bir uzman “renkli devrim”in bulanık akışlarını ta kaynaktan sonuna kadar göremez , finans akışlarını sağlasa bile , haydutlarıyla birlikte bir teknede oturup, gözle görünmeyen su altı mekanizmasının tüm düğme ve kollarına dokunamaz. Kazak oligarkının başında dönen bu skandal hikaye , devrimci sanatın inceliklerini daha iyi anlamamıza yardımcı oldu. Bu hikaye Merkez Asya sınırlarının çok ötesine geçmiş ve onunla komşu devlet mensubu olan bir çok savurgan karakteri kendi yörüngesine çekmiştir.

Bu hikayenin kahramanı Alexander Potkin, kudret sahibi bir oligark olan Muhtar Ablyazov’un çağrısıyla uzak Kazak bozkırlarına gitti. Birçok Rus destanının ana figürlerinden birine “köpeklerin kralı” deniliyor, böyle bir gerçeklik , olup bitenlere farkli, destansı bir karakter kazandırıyor: ” Köpek Kalin-Padişah başkent Kiev’e bir elçi yolluyor , Elçi’nin eline bir ferman da veriyor … ” (Ruslarda köpeklerine “Muhtar” isminin verilmesi çok yaygındır). Unutmayalım, “muhtar” kelimesi arapça da köyün başı , köyü yöneten kişi anlamına geliyor.

Rus milliyetçisinin kulağımıza en garip gelen özelliği , bu kişinin soy adının Potkin olmasıydı. 13 yaşındayken üye olduğu “Hatıra” isimli kurumda nasıl bir güvensizlikle karşılaşıldığını tahmin ediyorum. Hatıra teşkilatı’nın “Yahudi Masonlar”a karşı savaş deneyimi olan ” son lideri Dmitry Vasiliev’i ölmeden önce şahsen tanıdığımdan, onun gibi paranoid bir antisemitiste , Potkin soyadının geleneksel bir Rus soyadı olduğuna ikna etmeyi başarmış bu genç adama hayranlık duyabilirim.

Muhtar Ablyazov
Foto: VLADİMİR TRETYAKOV/”RİA NOVOSTİ”
Aleksandr Potkin (Belov)

 

Foto: İLYA PİTALYOV/ «RİA NOVOSTİ»
“Hatıra” ALAYI’NIN OĞLU

Aleksandr Potkin 1976’da Patrice Lumumba adında Rusya Halklar Dostluğu Üniversitesi mezunu olan bir babanın ailesinde doğdu. Babası 1980’lerde kardeş Libya halkına tarım üretiminin kalkınmasında yardım ediyor, annesi ise Moskova’da iki oğul büyütüyordu. 1980’lerin sonlarında genç Potkin’in eline “Siyon Akilleri Protokolleri” geçiyor. Okuyup da “işte bu” diye düşünüyor! Buradaki belgeleri orijinallik açısından kontrol etmeye karar vererek, onu yahudi sınıf arkadaşına veriyor ve o da bir bilirkişi edasıyla “doğru yazılmış” diyor.

Gazetecilere verdiği bir röportajda Potkin , ‘’Bundan sonra Hatıra’ya giden yol benim için artık eminlikle belirlenmişti’’ diyor.

Aleksandr kemeri beline sıkı bağlanmış siyah üniformayla, parıltılı krom çizmelerle gövde gösterisi yapıyordu. Moskova sokaklarında. Mussolini’ye benzemesinden zevk alıyor, ırkçı “siyah gömlekliler” le bir arada Moskova sokaklarında yürümesine ve birlikte herkes için korkuya neden olan bir güç olduklarına seviniyordu. O zamanlar, “Hatıra” teşkilatı yeni doğan rus neonazileri için bir kuluçka makinesi oldu. Onun buradaki arkadaşları açıkca Hitler’in ırkçı doktrinine uyduklarını söylüyor, onlardan bazıları kendi “neonazi” teşiklatını kurmak için “Hatıra”dan ayrılıyorlardı.

Potkin , “Hatıra” teşkilatının Ekim 1992’de Moskovski Komsomolets gazetesinin yazı işleri müdürlüğüne düzenlenen skandal baskınına katılmıştı.

O zaman bu “siyah gömlekliler” toplantı sırasında başkanın odasına girmiş ve gazete yazarlarının yahudi kökenlerini ima ederek, kendi gerçek isimlerini söylemelerini istemişlerdi. 1990’ların ortalarında Potkin Rusya Federasyonu Ceza Kanunu’nun 222. (izinsiz silah bulundurma) maddesi uyarınca şartlı olarak bir yıl hapis cezası aldı.

Zayıf bir erkek çocuğundan Rusya Humanitar Bilimler Üniversitesi (RDUH) öğrencisine dönüşene kadar Potkin , bir hayli çizme ve gömlek eskitmiştir. Başarılı ve iyi bir öğrenci olan Potkin, aynı zamanda eylemci olarak kendine siyasi bir kariyer de yaptı, önce Vasiliyev’in sözcüsü oldu, sonra “Hatıra”nın başkan yardımcısı, aslında sağ eli oldu. 2000 yılında RDUH İnformasyon Güvenliği Fakültesi’nden mezun oldu. Vasilyev’in ölümünden bir yıl önce 2002’de Potkin ve diğer radikaller , Yasa Dışı Göçle Mücadele Hareketini (DPNI) kurdu ve daha sonra gerçek bir profesyonel devrimci gibi kendine Belov, kendisi gibi irkçı olan küçük kardeşine de Basmanov takma adını aldı.

2000′ lerin ortalarından başlayarak, ülke etnik gruplar arasındaki yüksek gerilimden çıkan kıvılcımlar altında inliyordu. Kafkasyalılara karşı katliamların ilk dalgası 2006 Eylül ayında Kareliya’daki Kondopoga’yı sararken , Potkin bunu fırsat biliyor ve kalabalığın önünde tutkulu konuşmalar yapıyordu. Ve iki ay sonra, Potkin 4 Kasım 2006’da Moskova’nın tam merkezinde “Rus Marşı” çerçevesinde bir kimsenin kontrolünde olmayan 5.000 genci etrafına topluyor. O zaman bir çok merciler ilk kez Moskova üzerinde uçuşan “turuncu devrim” in korkutucu hayaletinden bahsetmeye başlıyorlar.

Moskova’daki Dorogomilov mahkemesi, Potkin’e “etnik nefrete tahrik etme” (Rusya Federasyonu Ceza Kanununun 282. Maddesi) nedeniyle iki yıllık ertelemeli bir buçuk yıl şartlı hapis cezası veriyordu. Potkin , “Rus Marşı-2007” zamanı “Rusya beyaza dönüşecek!”, “Irkım her şeyden üstün!” gibi sloganlar atmakta ve ayrıca eliyle hükümet binasını işaret ederek , kürsüden , “Gerçek iktidar sizsiniz, Tevrat içinde saklananlar değil” gibi sözler bağırmakla itham olunuyordu. Potkin mahkeme salonunu , taraftarlarının yoğun alkışları altında terk ederken , “Rusya’ya aşk olsun! İşgalçilere ölüm! ” diye bağırıyordu.

Ama Potkin gibi ırkçı-devrimci birisinin böylesine gergin savaşları onun iyi bir gelir elde etmesine hiç engel olmadı. İkinci el olsa da Lexus gibi birinci sınıf otomobil kullanmaya, banka müdürü gibi giyinmeye başladı. Kazanç kaynağı hakkında sorular sorulduğunda, kolluk kuvvetleriyle çalışma konusunda büyük deneyime sahip birisi gibi “güvenlik alanında danışmanlık yaptığını” söylüyordu. Potkin hem de profesyonel bir siyaset teknolojisi uzmanı gibi seçim kampanyaları yürüterek de iyi para kazanıyordu. Kendi söylemiyle, “anlaşmaksızlıkların aradan kaldırılmasıyla uğraşıyordu.”

‘’KAZAK BAB-ası’’

Muhtar Ablyazov 1963’te Güney Kazakistan’da bir köy öğretmeni ailesinde dünyaya geldi. Çocukluğundan beri üstün yetenekleri ile göze çarpan bu çocuk prestijli Moskova Fizik Mühendisliği Enstitüsü’nü (MEFİ) kazanıyor, ve 1986’da fizik teorisyeni diploması alarak oradan mezun oluyor. Kazak Devlet Üniversitesi’nde küçük bilim araştırmacısı olarak çalıştı, 1990’da MEFİ’nin yüksek lisansını kazandı ama büyük paralar kazanma döneminin geldiğini hissetdiği için aynı yıl tahsilini yarıda bıraktı. Temel gıda ticaretiyle uğraşan ilk şirketine kızının ismi olan “Madina” ismi koydu. İşler Asyanın bu yeni devletinde hızla büyümeye başladı, 1993 yılında Ablyazov daha büyük bir şirket olan Astana-Holding’i kurdu.

Bu genç işadamı ulusal iş elitinin bir üyesi olabiliyor ve Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev onu fark ediyor ve 1997’de Kazakistan enerji şirketi KEGOK’un başına geçirilmesi için talimat veriyor. Bu görevde Ablyazov , Kazakistan enerji endüstrisinde köklü reformlar yaptı, hatta Anatoly Chubais gibi Rus benzerinin reformları için bir ilham kaynağı oldu. Onun en önemli hizmeti olarak, Kazakistan’ın enerji tesislerinin Rus işadamalarına piyasa fiyatına satışını kesin olarak yasaklaması kabul ediliyor. Bir yıl sonra Kazakistan Cumhuriyeti Enerji, Sanayi ve Ticaret Bakanı tayin edildi. Bu yüksek devlet görevinde Ablyazov Ekim 1999 tarihine kadar sadece bir buçuk yıl geçiriyor, ama şimdiye kadar neredeyse yirmi yıldır Nazarbayev’in “kişisel düşmanı” olmakda devam ediyor. Belki de genç teknokrat “Avrupa”cının hırsları eski okul geçmiş “Avrasya”cı siyasetçinin dikkatini çekmişti.

Ablyazov 1999 yılında muhalefet siyasi örgütleri ve medyayı finanse etmeye başlıyor. Ve için 2001’de tüzügünde yüksek otoritenin merkezden illere kaydırılmasını, valilerin halk tarafından seçimini, parlamentonun rolünün güçlendirmesini öngören kendi “Kazakistan Demokratik Tercihi ” hareketini yaratıyor. Aynı zamanda, Kazakistan Havayolları ve etkili bir banka olan Temirbank’ın yönetim kurullarının başkanlığını yürütüyor. 2002’de Ablyazov ” suç örgütü içerisinde yasadışı işadamlığı” suçundan tutuklanıyor ve 6 yıl hapis cezasına çarptırılıyor. Bir yıl sonra, Nisan 2003’te Nazarbayev af kararnamesini imzalıyor ve Ablyazov hemen büyük işlere geri dönüyor: “Krasnoyarskkrayugol”un Yönetim Kurulu üyesi oluyor ve IPG Avrasya, BTA Bank’ın başkanlığını yürütüyor.
2000’li yıllarda eski Sovyetler coğrafyasında sürekli; Gürcistan’da “kızılgül devrimi” (2003), Ukrayna’da “turuncu devrim” (2004), Kırgızistan’da “lale devrimi” (2005), Belarus’da başarısız olan “peygamberçiçeği devrimi” (2006), Ermenistan’da başlıksız başarısız bir devrim (2008), Moldova’da “yasemin devrimi” (2009) gibi “renkli devrimler” patlak veriyor. Nazarbayev, tüm gücüyle Kazakistan’da büyümekte olan alevi söndürüyor. 2004′ seçimlerinde halkı sivil itaatsizliğe çağıran “Kazakistan Demokratik Seçimi” platformu yasaklanıyor. 2005 yılında Ablyazov tarafından finanse edilen “Alga!” (“İleri!”) partisi onun halefi oluyor. 2009’da Alma-Ata savcılığı Ablyazov aleyhine BTA Bank ve Temirbank’tan büyük miktarda para hırsızlığı yapması suçlamasıyla dava açıyor. Ablyazov aceleyle İngiltere’ye sığınıyor. BTA Bank’ın varlıkları çeşitli değerlendirmelere göre yaklaşık 10-12 milyar dolar civarındaydı. Ablyazov , “Kazak BAB-ası” (Boris Abramoviç Berezovski isminin kısaltması) olarak anılmaya başlıyor.

Potkin’in ortağı Pyotr Miloserdov (sağdan) Aleksey Navalnı ve milliyetçi “Halk” hareketinin aktivisti Sergey Gulyayevle birlikte (solda), Haziran, 2007

Foto: VİTALİY BELOUSOV/TASS

“KÖTÜ KAZAK” PLANI

4 Aralık 2011’de Moskova’da “bataklık devrimi” başlıyor. İki hafta sonra, 16 Aralık’ta, Kazakistan’ın petrol işçileri kenti olan Janaozen’de 10 kişinin hayatını kaybetmesiyle neticelenen isyan patlak veriyor. CNN, çekimleri Ablyazov tarafından finanse edilen ve karargahı Londra’da olan “K +” TV tarafından yapılan katliam, kıyım ve yağmalamaların görüntülerini tüm dünyaya yayınlıyor.

Ablyazov aynı zamanda iki ülkede Rusya’da ve Kazakistan’da “renkli devrimi” finanse etmeye karar veriyor. Kaçak oligarkın kafasına böylesine “iki tüfekten yaylım ateşi” etmesi fikrini kimin soktuğu konusunda spekülasyon yapmayacağız. Ablyazov’un böyle büyük bir siyasi aldatmacaya kendisinin ingiliz patronlarına “danışmadan” girdiğini, Putin ve Nazarbayev’in “kanlı rejimler”ine karşı sadece kişisel hesap duygusuyla çıktığını düşünmek saflık olurdu. Çünkü tasarladığı finans planı dahi oldukça basitti ve plan üzere bir anda “tek taşla iki tavşan öldürülüyordu”. İktidardakilerin cebinden parası çıkartılacak ve yine o para ile aynı yetkililerin iktidarı yok edilecekti. BTA Bank’ın Rusya’da , Nazarbayev’in talebiyle el konulan milyarlarca dolarlık varlıklarını satmak ve gelirleri devrimlerin teşvikine yönlendirmek gerekirdi. BTA Bank’ın Rusya’daki en tatlı varlıklarından birisi Avrupa’daki en büyük üretim ve lojistik merkezi “Kuzey Domodedovo” idi. Bu merkez kredi karşılığında teminat olarak batı bankalarından birine verildi, sonunda bu banka lojistik merkezinin sahibi oldu. Bu yasadışı işlemden elde edilen iki- üç yüz milyon dolarlık gelirle Rus ve Kazak direnişçiler “beslendi”.

Ablyazov “bataklık” liderleri arasından uygun bir figür aramak zorundaydı. Potkin-Belov onun standart one shot, two hares (“bir atış, iki tavşan”) isteğine herkesden daha çok uygun olduğu için, seçim onun üzerinde duruyor. Her şeyden önce, Potkin muhalefetin aşırı sağ kanadına , liberal devrimin hareket verici gücüne aitti. Buna ilaveten Potkin, BTA Bank’ın varlıklarıyla uğraşmak, yani kendisi ve “savaşçıları”na yem kazanmak için gereken akıla da sahipti. İddianamede sonradan belirtildiği gibi, Ablyazov ve Potkin anlaşmaya “7 Şubat 2012’den geç olmayarak” varmışlar. Belgede belirtildiği gibi Ablyazov Potkin’e , ödül karşılığında “Kazakistan’ın anayasal düzenini değiştirmeyi ve aşırılı bir toplum yaratmayı teklif etti. Potkin bu şartları kabul etti.”

Potkin ilk önce devrimci bir karargah yarattı, bu karargahta onunla birlikte Pyotr Miloserdov ve Alexander Raşitski yer aldılar. Her iki zat büyük bir siyasal özgeçmişe sahiplerdi. Miloserdov (1976), milliyetçi Karaim (babası Kim Naumoviç Bakşi, Ermenistan SSR Devlet Ödülü sahibi, oldukça ünlü bir senaryo yazarıdır). Pyotr , Komünist Partisi’nden Devlet Duması’nın milletvekili Ivan Melnikov’un yardımcısı, Komünist Gençler İttifakı Merkez Komitesi üyesi, “Moskova’yı Savunalım” ismi altında başlatılmış eylemin organizatörlerinden biri, “Moskova sadece Moskovalılarındır” broşürünün yazarı.

Potkin’in ikinci müttefiki Alexander Raşitski , “Hatıra” teşkilatının üyelerinden biri tarafından yaratılan (Alexander Barkashov) neonazi örgütü, “Rus Ulusal Birliği”nin (RUB) eski basın sekreteri. Bu örgüt 1993’te Rusya Beyaz Sarayı’nın savunulması için onlarca “siyah gömlekli’yi” meydanlara çıkarmıştı. Bu üçlü ilk önce Rus ve Kazak kökenli yerel milliyetçi örgüt liderleriyle bir araya gelimek için Alma-Ata’ya gidiyor. İlk olarak Semireçye Kazak topluluğu atamanı Alexander Şeglov ile bir araya geliyorlar. Bu görüşmede Potkin genç kazaklar için Kırgızistan topraklarında bir eğitim kampı düzenlemeyi ve daha sonra “Rus diline ve Ruslara karşı baskılarının” durdurulması talebiyle “Rus Yürüyüşü” düzenlemeyi önerdi. Sonra Kazak milliyetçi örgütü “Ruh ve Dil”in lideri Janbolat Mamay ile görüştüler ve “Kazak dilinin sıkıntılarına” dikkat çekme zamanının geldiği hakkında konuştular ve “ülkenin yerli vatandaşlarının çıkarlarına zarar veren Rus güdümlü siyaset yürüten” elitlere karşı bir “Kazak Yürüyüşü” yapmak teklifinde bulundular. Mamay , ayrıca komşu devlette eğitim almak için aktif gençleri harekete geçirmeyi kabul etti. Potkin hem Rus, hem Kazak milliyetçilerine Kırgızistan’a ulaşabilmek için yol parası temin edeceğine ve konaklama, eğitim, silahsız savaş antrenmanları, çeşitli seminer ve eğitimler için tüm harçları karşılayacağına dair söz verdi.

Birbirine zıt Rus ve Kazak dillerinin korunması gibi hedefleri olan bu yürüyüşleri sadece ortak talep , iktidarın acilen değiştirilmesi talebi birleştiriyordu. Devrimci karargahın bu yaratıcı planının özü aslında şöyleydi , ‘’savaş eğitimi almış Rus ve Kazak milletçilerini birbirileriyle savaşa yöneltmek. (Ablyazov ve Potkin’in gizli planlarında keskin nişancıların da var olabileceğini düşünüyorum). Bu plan kan akıtılacağı ihtimalini, “isyancıların” bedenlerinin sakatlanmış, CNN’nin şok edici çekimlerini ve hatta çoğunluğu Rus nüfuslu olan kuzey bölgelerinin Kazakistan’dan ayrılarak ülkeyi bölebileceğini tahmin etmemiş değildi. Bütün bunlar Ablyazov’a devletin ilk adamı olma şansını vadediyordu. Planın bazı ayrıntıları gizemli bir sebepten “Kötü Kazak Projesi” ve “16 Aralık tahmini planı” başlıklarıyla dialog.kz sitesinde yayımlandı. Potkin’in düşüncelerine göre “Renkli devrim” Kazakistan’ın Bağımsızlık Günü olan 16 Aralık 2012’de başlayacaktı.

 

Altay’ın “Beyaz hükümdarı” Akay Kine
Foto: pda.fedpress.ru

BAY, #OKKUPAYABAY

Mart 2012’de Ablyazov Skype üzerinden Potkin ile temasa geçti. Video konferansta kaçak oligark , Rus milliyetçisini kendisinin “Alga” partisi’nin lideri ile tanıştırdı. Onlar burada ortak hareket edecekleri hakkında anlaşıyorlar. Üzerinde “Jeltoksan – Janaozen” yazısı olan eşarp ve isyan sırasında ölenlerin isimleri bulunan binlerce afişler sipariş edildi. Yargıcın sonuç yazısında şöyle yazıyor. “Potkin, Kırgız topraklarında, İssık göl sahilindeki dinlenme tesislerinden birinde Rus uyruklu gençleri bir araya getirmeyi, onlara burada silahsız dövüş taktiklerini ve en modern Rus silahlarını kullanmayı öğretmeyi teklif ediyor”. Bu arada, Moskova’daki Çistoprudnı Bulvarı’nda, Kazak şairi Abay Kunanbayev’in anıtı yakınında “bataklık devrimi” amacıyla eylem başlıyor ve bu eyleme , American OccupyWallStreet’e benzetilerek #okkupayAbay adı veriliyor.

10 Mayıs akşam saatlerinde 1,5 bin kişi Abay anıtına geldi. Bu arada nereden geldiği bilinmeyen domuz maskeli sekiz kız ortaya çıktı. Eylemcilerden birisi bu eylemin “süresiz” olduğunu ilan etti. Burada polisle ilk olarak bio tuvalet kabinleri için savaş başlamıştı. Bu siyasi tiyatro gösterilerinin “siyaset teknolojisi uzmanı” Potkin-Belov’un “yaratıcı aklının” yardımıyla Kazak oligark Ablyazov tarafından finanse edildiği muhtemelen bir kimsenin aklının ucundan bile geçmiyordu.

Dört yıl sonra Mart 2016’da Potkin aleyhine olan davada , eski DPNI aktivisti, #OkkupayAbay’daki “aşırı” uçların baş yöneticisi Georgiy Borovikov konuşacaktı. Borovikov , mahkemede, iddia makamının en önemli tanığıydı. Georgiy Borovikov’un söylediğine göre “Potkin’in esas hedefi , Kazakistan topraklarında eğitim aldıktan sonra, patlamalar ve cinayetler yoluyla rakip güçlerini yok etmekle Rusya’da anayasal düzenin devrilmesiydi”. Sorgulama kaydında, meslektaşının bir başka “anıları” da kaydediliyor: “Size şöyle söyleyeceğim ; Kazakistan topraklarında ya isyan başlatılmasına ya da devrimci bir durum yaratılmasına yönelik bir çalışmalar yürütüldüğünü öğrendim. Bunu 2012 yazında düzenlenmiş bir toplantıda öğrendim. Önce Kırgızistan topraklarında yerleştirilmesi, sonra Kazakistan’a naklettirilmesi öngörülen bordo bereliler gibi özel bir güçler, gruplar yaratılması meselesi tartışıldı. Bu programın masrafları ünlü oligark Muhtar Ablyazov tarafından karşılanacaktı”.

Potkin’in eski yardımcısı boş konuşan birisi görüntüsü vermemek için ekledi ki, sadece onun kişisel emri altında “beşlik”, “onluk” ve “yüzlüklere” toplanan binlerce militan vardı.

Kazakistan’ın bir sonraki Bağımsızlık Günü kutlamasından bir ay önce, 24 Kasım 2012’de Londra Yüksek Mahkemesi, Ablyazov’dan BTA Bank lehine 2 milyar dolar parayı geri almaya karar vermeseydi, onun nasıl bitecegini hiç kimse bilemezdi. Dünyanın en adaletli mahkemelerinden birinden aldığı darbeden uzun dönem kendine gelemeyen Ablyazov Londra’da Yüksek Mahkemede bir milyar dolar kaybeden merhum başka bir oligark Boris Abramovich Berezovski’ye şimdi daha çok benziyordu. Ama Ablyazov BAB-tan farklı olarak kendine kast etmedi, aksine Fransa’nın Cote D’azur bölgesine kaçtı ve burada 2013 yazında tutuklandı. Potkin ise 2014 sonbaharında Moskova’da gözlatına alındı ve iki yıl sonra “karapara veya diğer mülklerin legalleştirilmesi” ve “kin veyahut düşmanlığın kışkırtılması, insan haysiyetinin aşağılanması” (Rusya Federasyonu Ceza Kanununun 282. Maddesi) suçlarından 7.5 yıl hapse mahkûm edildi.

Belli olmayan sebeplerden dolayı Ablyazov’un Rusya’daki diğer varlıkları, özellikle kapsamlı bir otel zinciri olan “Rusotel” kolluk kuvvetlerinin dikkati dışında kaldı. Bu şebekeyi , Devlet Duması , ırkçı Liberal Demokrat Partisi’nden eski bir milletvekili yardımcısı, 1999 yılında yine Liberal Demokrat Partisi’nden Devlet Duması seçimlerinde milletvekili adaylığını koymuş, Avrasya Stratejik Personel Rezerv Merkezi’nin kurucularından biri 1970 doğumlu Dmitry Gorşkov yönetiyordu. Dmitry , 2009’da Ablyazov’un BTA Bank’tan çektiği sermayeyi Nizhny Novgorod, Kazan, Tula, Yekaterinburg, Omsk, Tomsk, Ufa ve Volgograd şehirlerinde inşa halinde olan otellerdeki hisseleri satın almak için kullanabilmişti. Bu otellere yatırılan milyarların kaderi nasıl oldu? Onlar devrimci ihtiyaçlar için harcanmış mıydı yoksa sadece bitmemiş binaların çukurlarına gömülmüş müydü? Umarım ileride bu konuda konuşuruz.

Eski DPNİ koordinatörü Miroslav Valkoviç (merkezde)
Foto: fedpress.ru

ESAS ARACI

Ve şimdiye kadar Potkin-Belov’un Ablyazov’un “renkli devrim”i için baş kahraman olamadığını çok az kişi biliyor. Elimizdeki verilere göre, 2010 yılı başında Kazak oligarkı , Moskova’da bir aile şirketi olan “Uluslararası Yatırım Grubu”nun (MIG) sahipleri olan baba ve oğul , İgor Vasilyeviç ile Maksim İgoreviç Grankin’ler şahsında bir arabulucu buldu. Muhtemelen Potkin’le olduğu gibi, Ablyazov’un Grankinleri seçmesinde de onların ideolojik ve parti bağlantıları daha önemli oldu. Büyük Grankin çok tanınmış bir kurum olan Jeopolitik Araştırmalar Akademisi’nin başkanı, Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı Uluslararası Askeri İşler Müdürlüğü eski (1996-2001) başkanı, çatışma alanı uzmanı, Rusya televizyon kanallarında birçok siyasi tartışma programlarının katılımcısı tümgeneral Leonid Ivaşov sayesinde bu Akademinin kurucu ortağı olabilmiş hukuk doktoru, Rusya Federasyonu’nun III kategori devlet danışmanıydı. 2006 yılında general İvaşov “Rusya Halk Birliği” isimli monarşik örgütün başkanlığına seçilmişti.

Genç Grankin ise CJSC “Femida Cumhuriyet Hukuk Bürosu” kurucularından biriydi ve firmanın üçte birini sahipti. Diğer üçte bir hisse ise ünlü “kırmızı oligark” Gennadiy Semigin’e aitti. 1999 yılında, Semigin, Komünist Parti III. toplantısının Devlet Duma’sının milletvekili seçildi. 2004 yılında merkez solun 10 küçük partisine dayanan “Rusya Patriotları” koalisyonunu kurdu ve başkanlığını yaptı.

Kaynağa göre, Grankinlerin Moskova bürosu Ablyazov’un Londra bürosuyla bağlantılıydı. MIG, BTA Bank’ın Rus varlıklarıyla ilgili hassas görevlerde bulundu, Rus yetkililerle “Sorunları çözüyor”, Kazakistan ile köprüler kuruyordu, gelişmiş mali ve politik planlar yapıyor ve icraları için nakit para veriyordu. MIG’ın en etkileyici planlarından biri, “Nazarbayev’in çevresine beyaz bir şaman getirilmesi” şartı altında yapılan operasyondu. Ablyazov, Nazarbayev’in ortanca kızı Dinara’nın ciddiyetle ruhlara, büyülere ve fallara inandığını biliyordu. Bunu kullanmaya karar verdiler, özellikle Dinara’nın kocası Timur Kulibayev, Astana ve Moskova’da etkili bir kişi olduğundan, Gazprom’un yönetim kurulu üyesiydi, “Nazarbayev Vakfı” nın Mütevelli Heyetinin üyesidir ve Orta Asya’daki en zengin adamdı.

Moskovada Çistıyı Prudıda #OkkupayAbay eylemi
Foto: VLADİMİR ASTAPKOVİÇ/ “RİA Novosti”

“ŞAMAN AJANIN YERLEŞTİRİLMESİ” OPERASYONU

Gorno-Altaysk’tan Moskova’ya acilen şaman ve Altaylardaki şifacı ve kahinler teşkilatı olan “Ak-Tyang”’ın (“Beyaz İnanç”)’ın başkanı “Beyaz Hükümdar” Akai Kine (Sergey Kınıyev) çağırılıyor. Ortaya çıkan o ki, Altay şamanı ve kazak prensesi uzun bir zamandır, “Altay ruhu Kınıyev’e görünerek onu Altay halkını kurtarmaya çağırdığı” andan tanışıyordular. O mesela, iddia ediyordu ki, “Beyaz İnanç” her şeyin başlangıcı ve tüm pisliklerin sonu. Dünyanın yaratılışı ve sonu Altay dağlarında. Tüm dünyanın kaderi sadece Altay halkına bağlı.”

Elbette, kendisi için fildişinden yapılmış gibi özel bir kulede oturan Dinara Nursultan kızı Altaylardaki şaman topluluğunun Kine’yi uzun zamandır suçladığından habersizdi. Altay şaman topluluğu mensuplarına göre, Kine’nin dualarından sonra “Köylerde sıradan insanlar hasta oluyor, insanlar alkol kullanmaya başlıyor, gençler ölüyordu. Dünya genelinde tütün içilmesine karşı çıkılıyor, ama Akay ise, aksine, tütün kullanımını takdir ediyor, insanlara tütünün vücudu temizlediğini söylüyordu”. Akay hem de “insanları etkilemek için hipnoz kullanmakla” itham ediliyordu. Ancak işin en kötü tarafı, Ablyazov’un da, baba-oğul Grankinlerin de Altay şamanının kötü imajını duymamış olmalarıydı.

Şaman, iki kelimeyle ondan ne gerektiğini anlayarak bu gizli operasyona katılmasına razı oluyor. Hemen “Kazakistan gezisi için az miktarda, nerdese 2-3 bin dolar para” istiyor ve derhal bu parayı nakit alıyor. İki hafta sonra Akay Kine, yeniden MIG’in ofisinde oturarak toplantının nasıl yapıldığını anlatıyordu: Dinara şehirdışı villalardan birinde saygıyla ve dikkatle her şeyi dinleyerek yardım sözü veriyor, sadece “niyetlerin doğruluğunu göstermesi için” şamandan Ablyazov’un kendisi ya da “Alga!” partisinin lideri olan yakın arkadaşı, uzun zaman ortağı olmuş Muratbek Ketebayev ile birlikte çekilmiş bir fotoğrafını getirmesini istiyor.
Seyahat parası aldıktan hemen sonra Akay Kine Londra’ya ulaştı, orada ofisi Ablyazov’un ofisi ile aynı binada, ama ondan bir aşağı katta olan Ketebayev’le foto çektirdi. Geri döndüğünde, “hediyeler almak için” daha 50 bin dolar talep etti. Grankinler önce buna inanmadılar, Londra ofisine telefon açtılar ve oradan “verilsin” emri aldılar. Şaman yine Kazak prensesinin sarayına gitti. Her şeyden anlaşılan buydu ki, Kine Londra kaçaklarını Nazarbayev’in hangi şartlar çerçevesinde affedeceğini öğrenmeliydi.

Göründüğü kadarıyla, “beyaz hükümdar” ikinci kez de Dinara’nın kalbinin buzunu eritip ve beynini hipnoz edememişti. Kine bahşişin miktarını 250.000 euroya kadar artırdı. Ama üçüncü tur da beklenilen sonuç vermedi. Şaman MIG’in Moskova bürosuna çağrıldı ve ondan rapor talep edildi. Önce kendi yardımına ruhların öfkesini ve şimşeklerin ateşini çağırıyor, daha sonra annesi üzerine yemin ediyor ki, parayı son kuruşuna kadar gereken yerlere vermiştir. Sonra Akay Kine Gorno-Altaysk’a, kendi evine dönüyor, uzun zaman nerelerde ise şaman mağaralarında saklanıyor ve neredeyse altı ay- bir yıl sonra oğluna öyle bir lüks düğün yapıyor ki, tüm Altay şaşkın kalıyor.

Grankinler kendileri de, az sonra tatsız bir duruma düşüyorlar. İçişleri Bakanlığı Soruşturma Dairesi’nin hemen yakınında bulunan Bolshaya Nikitskaya Caddesindeki ofisi – cumhuriyet hukuk bürosu “Femida”da aramalar yapılıyor. “Grankin ve ortakları” avukat bürosu gibi, “Femida” da Uluslararası Hukuk Grubu KAC-ti “MIG” nin üyesidir. Rusya Federasyonu Cumhurbaşkanının Güney Federal Bölge temsilcisinin eski vekilinin oğlu, İçişleri Bakanlığı Soruşturma Dairesinin uluslararası işbirliği departmanının bilgi ve araştırma bölümünün eski başkanı Aleksandr Krohmal’ın rüşvet davasıyla ilgili belgelere el konuldu. Krohmal, bir işadamına Ekonomik Polisle olan sorununu yarım milyon dolar karşılığında “çözecegini” teklif etmişti. “Femidan”’in başka bir ortağı olan Anton Çayka (Rusya başsavcısının arkadaşı) bu rüşvet anlaşmasının doğrudan katılımcısıydı.
Ağustos 2014’te, Pravo.ru sitesi davanın materyallerinde dolandırıcılık iddiası ile “Maksim Grankin’e karşı cezai işlem başlatılmasıyla ilgili belgeler” bulunduğunu bildirdi.

NAVALNI’NIN ŞAMANI

Şimdi tehdit altındaki Ablyazov’un ekibinin yerine karşımıza eskiden tanıdığımız kostümlerde, ama yabancı yeni yüzler geliyor. Böyle ki, 1 Nisan’da (bu bir şaka değil!) 2017’de, DPNİ’nin Güney Federal Bölge eski koordinatörü Miroslav Valkoviç Krasnodar’da “Navalny’nin seçim merkezi” nin başkanı oluyor. Aslında Potkin gibi coşkulu bir ırkçı, Kuban’da bir çok kez “Rus marşı” organize etmiş olan Valkoviç , Akay Kine gibi bir dolandırıcı, sadece ondan bir farkı var, o da slavcı olmasıdır. Valkoviç , yerel neoputçular topluluğu’nun önderiydi. Rusya’da böylelerine halen “yerli inançlılar” denir, ama aslında hristiyanlık öncesi bu yerli gibi tanımlanan inanç tamamen unutulmuş, yüzyıllar önce vyatiçlerin, kriviçlerin, uliçlerin, radimiçlerin ve başkalarının eski kurganlarında çürüyerek küle dönüşmüştür. Slav şamanları Altay, Saha ve Çukça şamanlarından farklı olarak, hala çok eski zamanlardan devamlılıklarını kaybetmişler. Şimdi orman uçlarında, kendi elleriyle yaptıkları Perun’lar, Svarog’lar ve Dajbog’lar etrafında sadece ideolojik nedenlerden inançlarını değiştiren neonazi örgütleri üyeleri halay çekiyorlar.

Fakat, Altay “beyaz hükümdarı” kendi tanrılarına kan akıtmadan kurban getirmek ayinini yeniden yapabilmesinden gurur duyuyorsa, korkarım, Moskova şamanları kanlı ayinler gerektiğinde, kan akıtmaktan çekinmezler.

“Tamamen gizli” gazetesi, №4/393, Nisan, 2017
Aleksey Çelnokov

www.yenicag.info

1.8 K