“TURAN`ın anahtarı Güney Azerbaycan`da!” – Azerbaycanlı uzman

Yenicag.info`nun sorularını Azerbaycanlı politolog Zelimhan Memmedli yanıtladı.

– İran`daki protestolar Güney Azerbaycan faktörünü nasıl etkileyecek? Turan bir hayal mi, yoksa gerçekleşecek bir ideoloji mi?

– Artık resmi şekilde Türk devletlerinin işbirliği konseyleri var ve bu prosedür hızlı bir şekilde devam ediyor. Bağımsız Türk Cumhuriyetleri, KKTC ve Güney Azerbaycan konusu da zaman zaman siyasi gündeme taşınıyor. Dini inanç ve etnik kimliğe göre birleşen devletler var. Aynı zamanda Türk etnosu da bu imkanlar haricinde kalmamalı. Etnik kimliğe göre birliğin kurulmasını uluslararası düzeyde yasaklayan bir kanun da yok. Azerbaycan`ın güneyi ve kuzeyi arasında iletişim imkanlarının genişliği bizi kısa bir zamanda birbirimize uygunlaştırmış. Güney Azerbaycan`da bugün Türk kimliği hızlı bir şekilde yayılıyor ve bu artık bütünleşmiş Azerbaycan idealinin gündeme gelmesi demektir. Bu ideoloji artık her iki tarafta da hakim. İstiklal sloganlarını Fars rejimi artık engelleyemiyor. Azerbaycan etnik kimliği bütünlüğe gebe.

Türkiye de Orta Doğu`nun geleceğinin ve dünya düzeyinin yeniden kurulmasının Güney Azerbaycan`dan asılı oluğunu anlıyor. Fars rejimi, Güney Azerbaycan faktörünü görmezden gelen Türkiye`yi sırtından vurdu ve İran`a Cumhurbaşkanı seviyesinde gerekli cevap da verildi. Türkiye`nin bu olaylar zincirine katılması Avrasya`da mükemmel bir Türk devletinin yaranmasına kapı aralamış oluyor. Bugün manevi Turancılık, Güney`le Kuzey Azerbaycan`ı ve güneyli-kuzeyli Azerbaycan`la Türkiye`yi birleştiren bir Türklük şuurudur. Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkiler ve milletlerin bir birilerine olan sevgisi sonucunda Ermenilerin, Batı`nın ve diğer unsurların bizi ayırma çabaları boşa çıktı. Bu süreç karşısı alınamaz bir süreç. Tarihi ve siyasi ortam, Suriye meselesi ve bundan sonraki dönemde güçlü Türkiye, Kerkük`ten ta Güney Azerbaycan`a dek bir istiklal ve birlik sloganının gündeme gelmesine sebep olacak. Ben bunu görüyorum. 5 yıl, 10 yıl, 20-30 yıl sonrasında Azerbaycan birleşecek ve bu, manevi Turan`ın fiziki Turan`a geçidi olacak. Türk dünyasının geleceği Güney Azerbaycan`dan asılıdır.

– Orta Asya Türk devletlerindeki, daha çok Türkmenistan ve Kırgızistan`daki ruslaşmanın Turancılık sürecine nasıl bir etkisi olacak?

– Rusya`nın Orta Asya`ya etkisi çok güçlü. Tabi Çin faktörünü de unutmamalıyız. Ortak ailelerin olduğu gerçeğini de değiştiremeyiz. Kazakistan`da bu, demografik sorun olarak zaman zaman tartışıldı da. Fakat Türk devletlerinin her yıl zirve toplantıları gerçekleştiriliyor. 1993`te Bakü`de kurulan TÜRKSOY teşkilatı ve bunun gibi diğer kurumların gördüğü işler, Orta Asya`nın farklı yerlerinde düzenlenen etkinlikler Rus ve Çin baskısı altında olan Türk kimliğinin öne çekilmesi için çok önemli. Uygurlar, Çin`de Türk kimlikleri ile birlikte mücadele ediyorlar. Güney Azerbaycan`daki sürecin başarılı sonuçlanması ve Türkiye`yle Azerbaycan arasında aynı ideolojinin hakim olması, Orta Asya`nın çok kısa zaman içerisinde birleşmesi demek.

Kuzey Azerbaycan`a küçük devlet diyebiliriz, fakat burası 50 milyonluk devletin manevi başkenti. Demokrasinin, Cumhuriyetçiliğin temelini bizim dedelerimiz atmışlar. Orta Asya`nın anahtarı da Bakü`de. 1992 yılında Azerbaycan`ın devlet dili Türk diliydi. 1995`te bunu Azerbaycan dili olarak değiştirdiler. Azerbaycan`ın devlet dilinin Türk dili olması, Turan ideolojisinin gerçekleşmesinin başlangıcıydı. Bakü`de yakılan ateşin Orta Asya`da alev alacağı herkese belliydi. Her şeye rağmen bu ateş sönmedi.

Orta Asya`da daha çok Kazakistan ve Kırgızistan`ın önemli rol üstleneceğini ve Azerbaycan`ın bölgede Türkiye ile bu devletler arasında manevi köprü olacağını düşünüyorum.

– Özbekistan ve Türkiye arasındaki ilişkiler İslam Kerimov döneminde çok kötüydü. Kerimov, Türkiye`yi Özbekistan`ın iç işlerine müdahele etmekle suçluyordu. Fakat Şavkat Mirziyoyev hakimiyete geldikten sonra bu ilişkileri normalleştirdi. Peki şimdi Türkiye yeniden Kerimov`un tabirince söylesek, bu ülkelerin iç işlerine müdahele eder mi?

– Kerimov Rusların bir vassalıydı. Etnik açıdan Türk olabilir, fakat mahiyetçe ruslaşmıştı. Rus faktörünü Türkiye de çok iyi biliyor. Türkiye`yi Azerbaycan`da otoriter şuuru desteklemekle suçluyanlar var. Fakat bu böyle değil. Devletler ve gerçekler var. Bu siyasi gerçekte 1993`teki süreçten sonra burada Rusya`nın etkisi var. Türkiye`nin bu oyunu uzak geleceğe yönelik stratejik bir oyun. Özbekistan ve Türkiye arasındaki olaylarda siyasi sistem yetersizliğinin önemli rolü vardı. Orta Asya`da “Bize Büyük Kardeş lazım değil” diye bir slogan da var. Bunu milli kişiler de söylüyorlar. Guya Türkiye Büyük Kardeş gibi davranıyor. Bu Rus imparatorluğundan gelen bir şey. Yani siz birleşmeyin. Bu ayırımcı bir cereyan. Siyasi sistem Orta Asya`da değişken. Devrim süreçleri oldu, demokrasi elementleri geldi. Orta Asya gibi bir yerde bu çok sancılı bir süreç. Mesela, Kırgızistan modelinin boy vermesi çok zor. Sağ, sol, yukarı ve aşağıdan yabancı güçlerin etkisi altında olan Kırgızistan`da insanlar sokaklara çıkabiliyorsa, sözlerini söyleyebiliyorlarsa, bu da çok önemli.

Reform anahtarı Kazakistan`da. Burada çok yavaş, ama başarılı bir gidişat var. Nazarbayev`e komunist de diyebilirler, eskinin kalıntısı da diyebilirler, ama milli Türk kimliği konusunda onun sloganları var. Kazakistan ve Kırgızistan`daki sürecin mutlaka Özbekistan`a da etkisi olacak. Bu Türk devletleri arasında da sorunlar yaratmaya çaba gösteriyorlar. Burada Çin`in, Rusya`nın ve İran`ın parmağı olmamış değil.

– Nazarbayev, Kazakistan`ın Türkistan bölgesine ziyareti sırasında Türkistan`ı Kazakistan`ın başkenti yapmak gibi bir arzusunun olduğunu dile getirdi. Onun bu sözleri ne anlama geliyor? Nazarbayev`in işaret ettiği şey ne?

– Almatı`nın yeri çok karmaşıktı. Ruslaşma çok ciddi şekilde gidiyordu burada. Başkentin değişmesinin kökünde de bir usta siyasteçilik duruyordu. Nazarbayev`in kullandığı Türkistan ifadesinin diplomatik çeviriye ihtiyacı var. Bu, belki de geleceğe ve hatta tarihi geçmişe bir işarettir. Türkistan ifadesini, siyasi, ideoloji ve milli kimliğin başkenti gibi yorumlayabiliriz.

– Bölgede yaşam koşullarının en zor olduğu ülke Türkmenistan. İnsanlar maaşlarını alamıyor, para sıkıntısı çekiyorlar. Fakat Türkmenbaşı Berdimuhammedov, böyle bir dönemde köpekleri hakkında kitap yazmakla, araba, bisiklet ve at koleksiyonunu genişletmekle meşgul. Medya özgürlüğü de yok ülkede. Tüm bunları göz önünde bulundurursak eğer, Türkmenistan`da bir ayaklanmanın olcağını söyleyebilir miyiz? Hakimiyet değişikliği olabilir mi Türkmenistan`da?

– Böyle bir şey mümkün aslında. Görünen o ki, Berdimuhammedov birdenbire zenginlik içerisine düştü. Orta Asya`daki süreç demokratikleşmeye doğru gidiyor. Otoriter rejimler ve saire bu gibi şeylerle Türk milletini uzun bir süre idare edemezsin. Berdimuhammedov, söylediğimiz bu ideolojiyi yaymalıdır. Otoritarizmle, insanları kendine boyun eğdirmekle, koleksiyonla falan hiçbir şey elde edemez. Türkmenistan, Türkistan`ın, Turan`ın ideoloji merkezidir. Demokrasi ve reform kaçınılmaz bir şey.

Orta Asya devletleri arasındaki gelişen işbirliği bizim söylediğimiz manevi Turancılığın gerçekleşmesi için büyük önem arz ediyor. Türk milleti ölümsüzdür!

Konuştu: Agil Bekir