Güney Kafkasya`daki sorunları, Rusya`nın agresiv politikalarını, Azerbaycan ve Gürcistan`ın kendi güvenlikleri için hangi yolu izlemelerinin onlar için daha faydalı olacağını, Türkiye`nin Kafkasya stratejisini Kafkasya sorunları uzmanı, tarihçi – kartvelolog Dr. Fevzi Çelebi ile yaptığımız özel repöratajda müzakere ettik:
– Rus propogandası Güney Kafkas’ta korku tohumlarını sepmekte devam ediyor. Abaza, Osetya, Karabağ gibi arazi sorunları yaratmakla bölgeyi elinde tutmaya çalışıyor. Rus-türk ilişkileri çerçevesinden bakıldığında, Moskova`nın Kafkaslar’daki politikalarını Ankara nasıl kavrıyor? Türkiye’nin çıkarları hangi konularda Rusya’nın emperyalist politikalarıyla bağdaşmıyor?
– Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum ki söyleyeceklerim Devletimin herhangi bir resmi yaklaşımını doğrudan yansıtmamakta ve şahsi düşüncelerimi vermektedir. Bu sorunuza Abaza, Osetya ve Karabağ’daki Ermenilerle Ruslar Güney Kafkasya’da varlıklarına sebep oluşturmuş oldular diye başlayabilirim. Ruslar bölgedeki ayrılıkçıların güya haklarını muhafaza etme görevini üzerlerine almış oldular. Aslında bu denemeler sonucu elde etmiş oldukları kazanımlar Kırım’a çok daha rahat girmelerine sebep oldu. Çünkü Dünya gerekli tepkiyi vermedi. Ruslar için Kırım da yeterli değildir. Asıl hedeflerini de saptamak zor değildir.
Türkler kesinlikle Gürcülerin ve Azerilerin toprak bütünlüklerinden yana tavır koydular ve bunu ifade etmekten hiçbir zaman çekinmediler. Türkiye için Apkhazeti ve Şida Kartli’nin Kuzeyi Gürcistan’ın, Karabağ da Azerbaycan’ın toprağıdır ve öyle de kalacaktır. Türkiye’nin çıkarları Güney Kafkasya’da güçlü Gürcistan ve Azerbaycan’ı görmesini gerektirir. Güney Kafkasya Denizindeki Rus uçak gemisinin de Ermenistan olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Apkhazeti, Oseti ve Karabağ’la birlikte Rus kılavuz gemileri de bu sularda yüzmeye başladılar. Tbilisi’nin üzerindeki işgal bölgesinde kurulmaya devam eden onlarca dev askeri üssün sadece Gürcistan’ı dize getirmeye yönelik olduğunu düşünmek saf kalplilik olmalıdır.
– Karabağ sorunu eski Sovyetler’in en eski sorunu. Görünen o ki, Rusya bu sorunun çözümünden yana değildir ve statü-ko en çok onun işine yarıyor. Türkiye’nin Kafkaslar konusunda eski ve-ya yeni bir stratejisi var mı? Ve eğer varsa Ankara neden onu uygulamakta tereddüt ediyor?
– Türkiye’nin dış politikada stratejisi kuruluşundan itibaren barış eksenli olarak sürmektedir ve sürdürülecektir. Ancak Dünya’daki ve özellikle Türkiye’nin çevresindeki siyasi değişimler Türkiye’yi ister istemez yeni bir dış politika çizgisi izleme yoluna sokmuştur. Buna “Türkiye Merkezli Yeni Dış Politika” da diyebiliriz. Türkiye artık çevresindeki gelişmelerde doğrudan söz sahibi olma durumundadır. Karabağ sorununun Ruslar tarafından çözümünün arzulanmaması hatta çözülmemesi için çaba gösterilmesi yadırganacak bir durum değildir. Türkiye bu durumu elbette en iyi gören devlettir. Ancak diplomatik yahut ekonomik müdahalelerle dahi bölgedeki dengelerin Türkiye ve hatta Azerbaycan aleyhine çevirilmesi şu dönem için mümkündür. Türkiye’nin NATO’da birlikte hareket ettikleri ABD’ye olan güveninin sarsıldığı inkâr edilemez.
– Rusya’nın 2008 yılında Gürcistan’a, 2014 yılında Ukrayna’ya saldırmasından sonra dünyada kuralsızlığın hüküm sürdüğü, uluslararası kanunların kağıt parçası olduğu ve gücün adaleti yendiği kanaati insanların şuurunda kendine kalıcı bir yer buldu. Yaptırımlar neticesiz, dünya eşkiyaların kol gezdiği vahşi ormanı hatırlatıyor. Hazırki durumdan çıkış yolu var mı? Ve Rusya’nın şu agresiv politikalarını nasıl durdurmak mümkün?
– Saldırı savaşı uluslararası bir suçtur ve saldırgan devletin hukuki sorumluluğunu gerektirir. Saldırıdan kaynaklanan hiçbir ülkesel kazanım ve özel yarar hukuk açısından meşru olarak kabul edilemez. Gürcistan ülkesine dâhil bulunan Apkhazeti ve Şida Kartli’nin Kuzey kısımlarında, ayrılıkçı ayaklanmalar meydana gelmiş, Gürcüler ülkelerinde bölücülere karşı “operasyon” başlatmışlar ve bu –uluslararası olmayan- silahlı çatışmalar, egemen devlet Gürcistan’a Rusya’nın “saldırısı”, sonra da işgaliyle neticelenmiştir. Günümüzde Gürcistan’ın yüzde yirmisi Rus işgalindedir. İlginç bir husus da Rus işgalcilerin düz ovaya serdikleri dikenli telleri her yıl 1-2 kilometre daha kendi lehlerine genişletmeleri ve neredeyse Tbilisi otoyoluna kadar ulaşmış olmalarıdır. Ruslar Gürcistan’da; kendilerini geçmişteki o “ihtişamlı” günlerini yaşatan Karlo (Nikoloz) Çkheidze, İoseb Besarionis Dze Cuğaşvili Stalin ya da Lavrenti Pavles Dze Beria vd. gibi birilerini mi arıyorlar asıl merak konusu da budur. Gürcistan ve Azerbaycan’ın durumdan çıkışın yegâne yolu “milli politikalardır”. Gürcistan ve Azerbaycan Türkiye’yle birlikte hareket etmek durumundadır.
– Rus-türk ilişkilerinin perspektifine çox az uzman inanmakta. Bazıları hatta bunun büyük bir tehlike olduğunu, Rusya’nın hâlâ türk karşıtlığının Kafkaslar’da ermenileri desteklemesi ile, Orta Asya’da Türkiye’nin yükselen prestijine karşı kendi sovyetler’den kalma ajanlar şebekesi aracılığıyla mani olduğu bilinmektedir. Peki şu anki durumda Ankara ile Moskova’nın işbirliği ne kadar sürer? Rusya’yla ilişkilere güvenip te, ABD’yle müttefiklik bağlarını koparmanın hangi tehlikeli sonuçları ola bilir? Türkiye ABD’den uzaklaşmakla ne kazanır, ne kaybeder?
– Ruslarla dostluk ütopyası sanırım kıyamete kadar bu tanımlamayla kalacaktır. İsimlerini Vikingler’den alan bu Slav topluluğa devletlerini de Timur bahşetmiştir. Kadim milletler Türkler ve Gürcüler genç bir ulus olan Ruslyle işbirliği Azerbaycan ve Gürcistan`ın güvenlikllıerinin garantisidirar’la tanışalı aslında çok uzun bir süre de olmamıştır. Buna rağmen Gürcüler Rus işgalciler yüzünden 19. yüzyılda devletsiz kalmış, Türkler ise Osmanlı-Rus Savaşlarında tarifi imkânsız kayıplar yaşamışlardır. Orta Asya devletlerinin ise özellikle nüfus yoğunluğu ile Ruslardan uzaklaşmaları çok güç görünmektedir. Tarihten ders çıkaramıyorsanız istikbale yön veremezsiniz. Türkiye yönünü AB’ne dönmüştür. NATO’da yer aldığı sürece de ABD’yle ilişkilerini ya da ABD’nin Türkiye’yle ilişkilerini kesmesi mümkün değildir. ABD Ortadoğu ve Kafkasya’daki politikalarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacaktır.
– Dönelim Gürcistan’a. Bu komşu ülkede son zamanlar ermenilere tanınmış avantajlar ve Borçalı türklerine karşı yapılan çeşitli baskılar Azerbaycan medyasında geniş yankı buldu. Rusya tarafından hedef tahtasına konmuş ve ermeni terörünün, ayrımcılığının kurbanı olmuş Gürcüstan’ın böyle bir siyaset izlemesi nasıl anlaşılır? (Stalin tarafından türklerin sürgün edildiyi Ahıska bölgesine yerleştirilen ermeniler Gürcü devletine en büyük tehlike şu an)
– Gürcistan’da Ermenilere imtiyaz sağlandığı yahut Terekeme ve Azerilere baskı uygulandığını düşünmüyorum ve buna yönelik bir veri de yok. Sorun Gürcistan’da maalesef halen “Milli Politikanın” bulunmayışı ve plansız, keyfi, günlük uygulamalardır. Mesela yakın bir zamanda karşılaştığımız ve şaşkınlıkla izlediğim Samtskhe-Cavakheti’deki Ermeni kökenli Gürcistan vatandaşları tarafından Akhalkalaki Buğaşeni köyüne konulan Karabağ’da Azerilere karşı etkinlik gösteren bir Ermeni’ye ait büst. Üstelik büstü konulan bu şahsın Apkhazeti ayrılıkçılarıyla birlikte de Gürcistan’a karşı hareket ettiğine dair haberler de duyuldu.
Bu büstün dikilmesi için ne tür izinler alındığı tam bir muamma. Vatandaşlarımızı her şekilde memnun ediyoruz mu diyecek Gürcü? Tbilisi’ye 15-20 km uzaklıktaki köylerde yaşayan ve tek kelime Gürcüce bilmeyen Azerilerle karşılaşmanız mümkündür. Anasınıfından üniversiteyi bitirene kadar bir Azeri Azerice öğrenim görebiliyor bu memlekette. Vatandaşların kendi aralarında iletişim kuramayacak duruma getirilmeleri insan hakları ile izah edilebilir mi? Gürcüler bir yana Azerilere ne demeli? Diğer kısımları bırakalım. Davit Gareca?… Sanırım bu hususta daha fazla söz sarf etmeme gerek yok.
Akhaltsikhelilerin – ki Müslüman Türkler gibi aralarında Müslüman Gürcüler de var- büyük kısmının sürgünü bir trajedidir. Onlardan boşalan yerlere Ermeniler yerleştirilmiştir. Ayrıca şu anda Rus işgalinde bulunan Apkhazeti bölgesine de Ermeniler yerleştirilmektedir. Apkhazeti’den ayrılıp iç göçmen durumuna gelen 350 bin Gürcü’nün yerleri Akhaltsikhe’de olduğu gibi Ermenilerle doldurulmaktadır. Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan birlikte hareket edebilecek yeteneğe sahip devletlerdir ve yine bu istidata sahip vatandaşları vardır.
Konuştu: Kafkas Ömerov